Makaleler
-
- Makaleler
Ağız Sütü ve Buzağı Sağlığı
Hemen hemen bütün yetiştiriciler ağız sütünü ve buzağı besleme konusundaki önemini bilmektedirler. Ancak ağız sütü ile ilgili özellikler ve kullanılması hakkında daha fazla bilinmesi gerekenler bulunmaktadır. Ağız sütü (colostrum) doğumdan hemen önce ve hemen sonra üretilen süttür.
Normal süte göre iki misli kuru madde, üç misli mineral madde ve beş misli protein içerir. Ağız sütünün içerdiği vitamin ve enerji de normal sütten daha fazladır.
Buzağı sağlığı açısından ağız sütünün iki önemli etkisi vardır. Ağız sütü hafif ishal yapıcı özelliği ile doğum sonrası bağırsaklarda birikmiş katı dışkının (meconium) kolayca dışarı atılmasını sağlar. Böylece bazı zehirli (toksik) maddeler içeren bu katı dışkının temizlenmesine yarar. Ağız sütü içirildikten sonra 56 saat içinde siyah renkli bir katı dışkının dışarı atıldığı gözlenmelidir. Eğer bu görülmezse hayvanın makatına parmak ucu sokularak dışkı yapması için uyarılmalıdır.
Ağız sütünün en önemli katkısı bağışıklık maddeleri (immunoglobulin) içermesidir. Ağız sütü G, A ve M tipi olmak üzere (% 80-85 G tipi) üç tip bağışıklık maddesi içerir. Her değişik tip bağışıklık maddesi buzağıyı farklı hastalıklardan korur. Buzağılar doğduklarında hastalıklara karşı ya çok az korunmalı ya da hiç korunmasız olur. Buzağıların hastalıklara karşı korunması için analarından ağız sütü yolu ile alacakları bağışıklık maddeleri gereklidir.
Anadan alacakları bağışıklık maddeleri, ananın geçirdiği hastalıklara veya yapılmış olan aşılara göre farklılık gösterir. Bu nedenle yaşlı anaların ağız sütleri, ilkine doğum yapanlara kıyasla daha fazla bağışıklık maddesi içermektedir. Uzun süre sürüde bulunan bir anadan doğan buzağılar, sürüdeki hastalık etmenlerine karşı daha dayanıklı olurlar. Çünkü bu buzağıların anaları sürüde geçirdiği süre boyunca sürüde mevcut hastalık etmenlerine karşı bağışıklık oluşturmuş ve bağışıklık maddelerini ağız sütü ile yavrularına geçirmiş olmaktadır. Farklı bir çiftlikten alınmış olan anaların ağız sütü ise geldiği çiftlikte var olan hastalık etmenlerine karşı yeterli korumayı sağlayacak bağışıklık maddelerini içermez. Bu nedenle dışarıdan doğuma yakın inek almak oldukça rizikoludur.
Ağız sütünün kalitesini ölçmek için geliştirilmiş bir alet (colostrometre) vardır. Bu aletle bağışıklık maddelerinin miktarı saptanabilir. Yüksek miktarda bağışıklık maddesi hastalıklara karşı daha fazla koruma sağlamaktadır.
Ağız sütünün kalitesini aletsiz olarak belirlemek için elinize sağdığınız bir miktar ağız sütünü dikkatle incelemek gerekir. Yüksek miktarda bağışıklık maddesi içeren ağız sütü çok koyudur. Çabucak kuru ve kabuksu bir tabaka bırakır. Daha sulu ve çabuk kurumayan ağız sütünün yeterli korumayı sağlayacak bağışıklık maddelerini içermediği kabul edilmelidir. Böyle durumlarda daha fazla miktarda kaliteli ağız sütü veren hayvanların artan sütleri dondurularak muhafaza edilmeli ve gerektiğinde kullanılmalıdır.
Kimi durumlarda önceden dondurulmuş ağız sütü kullanılması çok önemlidir. Örneğin az miktarda ağız sütü veren veya kalitesiz ağız sütü olan ineklerin yavrularında önceden saklanan ağız sütü kullanılmalıdır. Doğumda ölen ineklerin veya doğum öncesi akut seyreden mastitis olaylarında ağız sütünün önceden sağılması zorunda kalınan ineklerin yavruları için dondurularak saklanan ağız sütü kullanılması gerekmektedir. Böyle hallerde dondurularak saklanan ağız sütü sıcak su dolu bir kap içinde çözündürülerek kullanıma hazır hale getirilmektedir. Çözündürme işlemi yavaş yapılmalı, su sıcaklığı 50-55oC'ın üzerine hiç çıkarılmamalıdır. Daha yüksek sıcaklıkta ağız sütünün özelliği bozul Ağız sütünün etki şekli
Ağız sütü ile alınan bağışıklık maddeleri hastalık yapan mikroplara kendiliğinden saldırır, onları ya etkisiz hale getirir ya da ortadan kaldırır. Ancak bunun olabilmesi için bu bağışıklık maddelerinin dolaşım sistemine girmesi gerekir. Bunun için de kaliteli ağız sütünün doğumdan hemen sonra buzağı tarafından alınması gereklidir. Kural olarak doğumdan sonraki yarım saat içinde ağız sütünün buzağıya içirilmesi sağlanmalıdır.
Ağız sütündeki bağışıklık maddeleri sindirim organlarının duvarlarından alınarak dolaşım sistemine girer. Doğumdan 6 saat sonra bu giriş 1/3 oranında azalır. Yaklaşık 24 saat sonra ise sindirim sisteminde faaliyete geçen sindirim enzimleri nedeniyle bu maddeler sindirilerek parçalanır ve kan dolaşımına girmeleri engellenir. Bu nedenle ilk 24 saat sonunda bağışıklık maddelerinden yararlanma ortadan kalkar.
Bu süreden sonra bağışıklık maddeleri kan dolaşımına girememekle birlikte yine de yararlı olmaya devam eder. Sindirim sistemini kaplayan bağışıklık maddeleri, bu sistemde gelişebilecek zararlı mikroorganizmalardan korumayı sağlamaya devam eder. Özellikle dışkıda bulunan E. coli gibi ishal yapıcı mikroplara karşı önemli koruma sağlar.
Bilindiği gibi özellikle E. coli enfeksiyonu buzağılar için çok tehlikelidir. Buzağı bu hastalık etmenini almadan önce ağız sütünü mutlaka içmelidir. Ağız sütü alındıktan sonra E. coli vücuda girecek olursa buzağı büyük ölçüde korunur. Ancak daha önce E. coli etkili duruma girerse buzağının yaşama şansı çok azalır. İşte bu nedenle buzağı doğduktan hemen sonra ağız sütünün verilmesi çok önemlidir. En iyi yöntem buzağı doğduktan hemen sonra 2 litre kadar ağız sütü sağılarak alınmalı ve emzik vasıtasıyla buzağıya içirilmelidir. Bu arada ağız sütünün kalitesi izlenmeli, iyi değilse önceden dondurularak saklanan nitelikli ağız sütü de verilmelidir.
Kaliteli ağız sütü veren yaşlı ineklerin ilk sağılan ağız sütleri sonra kullanılmak üzere dondurularak saklanmalıdır. İkinci kez sağılan ağız sütünde bağışıklık maddeleri 1/3 oranında daha azdır. Yaşlı ineklerin ağız sütlerinde, ilkine doğuranlara kıyasla daha fazla bağışıklık maddesi olduğu bilinmektedir.
Ağız sütünün salgılanmasının 5 gün kadar devam ettiği kabul edilmektedir. Her ne kadar doğumdan 24 saat geçtikten sonra ağız sütünün bağışıklık özelliğinden yararlanma olanağı ortadan kalkıyorsa da 2-5 günler arası sağılan sütler ekonomik olarak yine de değerlidir. Çünkü bu sütler besin maddeleri bakımından normal süte göre daha zengindir. Bu nedenle ağız sütlerinin fazlası koyuluğuna göre bir misli veya % 50 oranında ılık suyla sulandırılmak suretiyle süt içen buzağıların sütü içine katılmalıdır.
Sonuç olarak buzağıların solunum yolu ile sindirim yolu hastalıklarını yapan etmenlerin buzağının vücuduna girmesini engellemek hemen hemen imkansızdır. Ancak ağız sütü yolu ile buzağılara sağlayacağımız bağışıklık maddelerinin buzağıları koruyacağı kabul edilmelidir. Sağlıklı buzağı için ağız sütünün etkilerini bilmemiz ve doğru kullanmamız gerekmektedir.
Doç.Dr.Ömer Tömek
Tüm Makaleler