Makaleler
-
- Makaleler
Süt Sağım Makinelerinde Son Yenilikler
Yurdumuzda 1995’den 2013 yılına kadar endüstriyel büyüklükte süt sığırcılığı işletmelerine yatırımlar yapılmıştır. Farklı bölgelerde yapılan bu yatırımlar yerel yetiştiricilerimize yeni uygulamalar için örnekler oluşturmuş, yetiştiriciler de özellikle daha havadar ve modern barınak yeniliklerini uygulamaya başlamıştır. Gelişen çevresel koşullar neticesinde özellikle süt veriminde belirgin artışlar kaydedilmiştir. Ne var ki artan verim beraberinde yeni sorunlar getirmiştir, özellikle meme yangısı (mastitis) ve doğum sonrası karşılaşılan yetersiz enerji dengesine bağlı olarak oluşan ketoz üreticimizin kabusu haline gelmiştir.
Bilindiği üzere sürüdeki mastitin %80’i sağım makinesine bağlı olarak gelişir. Ya sistem iyi yıkanmamakta veya yetersiz donanım nedeniyle sağım olması gerektiği kararlılıkta yapılamamakta, dolayısıyla mastitis vakaları sıkılıkla görülmektedir. Yıkamaya bağlı sorunların çözümü kolaydır; sistem içinde oluşan yağ kalıntıları veya sütteki artan toplam bakteri sayısından bu sorun belirlenebilir. Yetersizse su ısıtıcı geliştirilir, deterjanlarda sorun varsa kalitesiyle değiştirilir, neticesi sütteki bakterideki azalmadan veya artmadan kolaylıkla görülür. Ancak yetersiz, kaliteli sağım yapamayan sağım makinesinden olan hastalıkların belirlenmesi kapalı bir devre olması sebebiyle belirlemek zordur.
Sağım sistemlerindeki yenilikler meme hastalıklarını engelleyecek, olası bulaşmaların klinik hale dönüşmeden, erken teşhis edilmesini sağlayacak konular üzerine yoğunlaşmıştır. Bu makalemizde bahsedilen konuyla ilgili son dönemde yaygınlaşan donanımlardan bahsedeceğiz.
Modern Sağım Başlığı:
Günümüzde sığırlarının verimleri o kadar artmıştır ki, yüksek verimli hayvanların sağım sırasında pik debisi 14-15 kg/dakikaya kadar çıkabilmektedir. Sağım sırasında kısa bir süreliğine bile olsa bu kadar yoğun akan sütün eski sağım başlıklarıyla sağmak mastitis hastalığına adeta davetiye çıkarmaktadır.
Bu derece yüksek debiyle akan sütün memeden süratle uzaklaştırılamaması neticesinde meme ucunda vakum basıncı salınımı oluşmakta, meme lastikleri memeyi sütün içinde sıkmakta dolayısıyla memeden çıkan süt memeye geri kaçmaktadır. Bunun yanı sıra sağım esnasında memeye sağım başlığı takılırken veya sağılan hayvandan bir şekilde sağım başlığının yere düşmesiyle sağım sistemine süratle hava kaçmaktadır; sisteme giren bu yüksek basınç sağımı devam eden diğer hayvanların meme bezlerinin en dibene kadar girerek memelerin mikrop kapmasına sebep olmaktadır. Yukarıda bahsedilen bu gerçeklerin olumsuz etkisini engellemek üzere LAKTO sağım sistemleri LAKTO-AK sağım başlığını geliştirmiştir. Birçok uluslararası patent ve endüstriyel tasarım koruması bulunan bu özgün sağım başlığında emsallerine göre şu yapısal farklılıklar bulunmaktadır:
Meme lastiği pençe bağlantısı iç çapı 14 mm olup tüm emsallerinden çok daha geniştir. Bu özelliği ile memeden yüksek debiyle alınan süt hiç beklemeden kolaylıkla pençeye doğru uzaklaştırılmaktadır.
Meme lastiklerinin patentli yapısı ile lastik yukarıdan aşağı doğru kapanmakta adeta elle sağar gibi memeyi sıvazlamakta ve memeyi her kapanmada tam olarak boşaltmaktadır.
Pençe hacmi 490 cc’dir. Bu geniş hacim her hangi bir şekilde sağım sistemine kaçan havanın meme içine kaçmasını frenlemekte, adeta meme ucunda bir vakum tankı görevi görmektedir.
Sağım pençesi kontrollü hava girişi konumu itibariyle çok az hava girişiyle pençeye memeliklerden gelen sütü süratle süt hattına veya sağım güğümüne itmektedir; sağım sırasında süt hortumundaki sütün süratle uzaklaşmasından bu etki görülebilir
Tüm bu özelliklerin yanı sıra pençe kapağının ve kadehlerin krom-nikel malzemeden imal edilmesi, yedek parça gereksinimini azaltmakta, yere düşen pençelerin kırılması sonunda sağımın aksamasının önüne geçilmektedir. Bu endüstriyel yani zorlu şartlara karşı düşünülmüş yapısı belki ilk yatırım maliyetini arttırmakta ama işletme maliyetini düşürmektedir. Pek çok yerli sağım makinesi imalatçısının yanı sıra özellikle Avrupa menşeili sağım başlıklarında kullanılan malzeme ve tasarımın adeta özellikle kırılmak üzere yapıldığını görüyoruz. Elbette bunun ticari açıklaması a. Ürün maliyetini düşürmek, b. Yedek parça gelirini arttırmaktır. Ne var ki orta-uzun vadede üretici açısından sürekli yedek parça giderinin olması ve sağımın ortasında başlığın kırılarak sağımın aksaması hem pahalı hem de sinir bozucu olmaktadır.
Elektronik Nabız Aygıtı (Pulsatör):
Hayvana gün içinde yapılan servisin rutin olması gerektiği bilinmektedir; aynı saate sağım, aynı saatte yemleme yapılması hep aynı saatte yemliğin süpürülmesi gibi. Aynı durum sağım esnasında memelerin aynı ritimde sıkılıp bırakılması içinde geçerlidir. Bu sağım kalitesi üzerinde en önemli olgulardan biridir; hep aynı ritimde ve aynı biçimde sağımın yapılması. Bilindiği gibi özellikle küçük-orta büyüklükteki yetiştiricilik işletmelerinde ister güğümlü isterse sağımhanede sağım olsun ağırlıklı olarak mekanik pulsatörleri kullanılmaktadır. Bu pulsatörler çevredeki nem, toz, vakum seviyesi gibi etkenlerden etkilenmekte ve sağım ritminde sapmalar oluşmaktadır. Bunun yanı sıra sık bakım gerektirmektedir. Modern sağım uygulamalarının günümüzde tamamında elektronik pulsatörler tercih edilmektedir. Çok büyük sağımhanelerde elektronik pulsatör maliyeti göze batmamakla birlikte küçük sağımhanelerde önemli bir gider kalemi olmaktadır, zira sağlıklı çalışan güvenilir elektronik pulsatörler sadece yurt dışından tedarik edilebilmekteydi. Bu ihtiyacı artık yerli olarak karşılamak LAKTO-PULS elektronik pulsatörle artık mümkün. Sağım isterse 24 saat sürsün, baştan sona aynı mükemmel ritmi verebilen bu yerli ve özgün pulsatör ile hep aynı nitelikte sağımı her sağım ünitesinde yakalanabiliyor. Her sağım sistemine hatta arabalı sağım makinelerine dahi uyarlanabilmektedir. Elektronik pulsatör ile sağım boyunca süt debisine bağlı olarak değişken sağım ritim ve oranları uygulaması kolaylıkla yapılabilmektedir. Örneğin sağımın başında düşük süt debisinde 60/40 oran ve 60 nabızla çalışırken, artan debide nabız sayısı düşürülüp nabız oranı arttırılabilir; böylece toplam sağım süresinde 1 dakikaya varan azalma da mümkün olabilmektedir. Veya sütünü sağım sırasında kesen hayvanları pulsatörleri 200-300 arası nabızda çalıştırıp uyarmak ve hayvanın tekrar süt bırakması sağlanabilir.
Mastitisin, Asidozun ve Ketozun Erken Teşhisi:
Sağılan sütteki elektrik iletkenliği artışı ile meme hastalığı arasındaki ilişki çok uzun süredir bilinmektedir. Hayvanların sütünün iletkenliği arttıysa meme enfeksiyon kapmıştır ve müdahale edilmelidir. Doğru donanımın kullanılması halinde bu teknik ile çok erken teşhis yapılabilmekte ve çoğu zaman antibiyotik kullanmadan sadece ısıtıcı pomatla yapılan masaj ve sık sağımla hastalık atlatılmaktadır.
Gelişen teknoloji ile bundan daha da erken teşhis yapmak ve mastitisle daha etkin mücadele etmek mümkün. AFIKIM firmasının geliştirip piyasaya sunduğu AFILAB cihazı her sağımda her hayvanın sütünü analiz etmekte ve sürekli sütteki yağ, protein, laktoz, kan ve somatik hücreyi ölçmektedir. Henüz somatik hücre aralık olarak ölçülsede fikir vermektedir. Ancak eğer meme enfekte olmuşsa, sütün elektrik iletkenliği yükselmeden sütteki kan miktarı artmakta (gözle görülemeyecek kadar eser ancak cihazlarla fark edilebilir artış) ve ilginci sütteki süt şekeri laktoz oranı düşmektedir. Düşününce çok mantıklı zira meme bezlerinde üreyen bakteriler enerji ihtiyacı olarak süt şekerini kullanacaktır. Bu verilerin her sağımda ölçülmesi ile elektik iletkenliğinde belirgin artış olmadan mastitis vakaları belirlenebilmektedir.
Aynı cihaz belirtildiği üzere süt yağ ve proteinini de ölçmektedir. Yağ protein oranı ile ketoz ve yemlemeye bağlı hatalardan oluşan asidoz kesin doğrulukla ve çok erken belirlenmektedir. Eğer herhangi bir ineğin yağ/protein oranı 1,4’ün üstündeyse bu hayvan ketozdur ve derhal propilenglikol takviyesi yapılmalıdır. Birkaç uygulamada hayvan kendini toparlayacak ve ketozun sebep olduğu binlerce liralık, hatta bazı koşullarda hayvan kaybının önüne geçilecektir.
Eğer yağ/protein oranı en az 2 sağım üst üste 1,1’in altında ise, büyük ihtimalle bu inek asidoz olmuştur. Bu durumda bu hayvana derhal iştha düşüklüğünü engelleyici soda içirilmeli ve grubu değiştirilerek iştah artana kadar kaba yem ağırlıklı besleme yapılmalıdır.
İşte gelişen teknolojiyle ileride sorun çıkaracak hayvanlar çok erken belirlenebilmekte, kolay ve çok ucuz önlemlerle hastalık oluşmadan tedavi etmek mümkün olmaktadır.
Tüm Makaleler